Erzincan'da 77 yaşındaki Sebahattin Tanoğlu, hayatının 58 yılını saatlerin dünyasında geçirdi. 20 metrekarelik küçük dükkanında, yarım asırdır akrep ve yelkovanın ritmine eşlik ediyor. 1960'lı yıllarda abisinin teşvikiyle başladığı saatçilik mesleğinde çıraklık döneminden sonra, 1970 yılında Erzincan Merkez Çarşısı'nda kendi dükkanını açtı. Yıllarca kurmalı saatlerin inceliklerini öğrenen, gece gündüz çalışan Tanoğlu, üç çocuğunu bu mesleğin kazancıyla büyütüp, okutup evlendirdi. Deprem sonrası dükkanını kapatması için gelen teklifleri reddederek, Erzincan'daki yerinde kalmayı tercih etti. Zamanın değişimiyle birlikte elektronik saatlerin yaygınlaşmasıyla mesleğinin zorlandığını gözlemliyor. Eskiden tamir ettiği cep saatleri, masa saatleri yerini pilli saatlere bıraktı ve bu durum da iş hacmini ciddi şekilde düşürdü. Tanoğlu, yetiştirdiği çırakların birinin vali, birinin belediye şoförü, birinin de banka müdürü olduğunu gururla anlatıyor ancak gençlerin bu mesleğe olan ilgisizliğinden yakınıyor. Günümüzde Erzincan'da cep saatini tamir edebilecek birkaç kişiden biri olduğunu belirtiyor.

Yarım Asırlık Tecrübe

Tanoğlu, saat tamirciliğinin sadece para kazanmaktan ibaret olmadığını vurguluyor. Onun için önemli olan, elindeki işi en iyi şekilde tamamlamak. Yıllar boyunca, sayısız saatin onarımını gerçekleştirdi. Bu süreçte, mesleğin inceliklerini öğrenmenin ötesinde, bir zanaatkârlığın verdiği tatmini yaşadı. Geçmişte kurmalı saatlerin yaygın olduğu yıllarda gece gündüz çalıştığını, sabahlara kadar uğraştığını hatırlıyor. Ancak, elektronik saatlerin hakim olduğu günümüzde, işin sadece pil takıp çıkarmaktan ibaret olduğunu belirterek, mesleğin geleceğine dair endişelerini dile getiriyor.

Erzincan'da Bir Efsane

Erzincan'ın çarşısında, küçük bir dükkanın içinde, yarım asırdır saatlerin gizemli dünyasına dalmış bir usta var. Sebahattin Tanoğlu, sadece bir saat tamircisi değil, aynı zamanda Erzincan'ın hafızasında yer etmiş bir isim. Onun hikayesi, azmi, işine olan bağlılığı ve geçmişin değerlerini koruma mücadelesi hakkında bir anlatı. Tanoğlu'nun hikayesi, sadece bir mesleğin hikayesi değil, aynı zamanda bir şehrin, bir dönemin ve bir insanın hikayesidir. O, değişen zamanın içinde, geleneksel zanaatın temsilcisi olarak varlığını sürdürüyor. Zamanın akışına karşı koyamamasına rağmen, zamanı onarmaya devam ediyor.

Değişen Zaman, Değişmeyen Azim

Sebahattin Tanoğlu'nun hikayesi, değişen dünyada geleneksel mesleklerin karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, eski usul saatlerin yerini elektronik saatler aldı. Bu durum, Tanoğlu gibi usta saatçilerin işlerini etkiledi. Ancak, Tanoğlu'nun azmi ve mesleğine olan bağlılığı hiç azalmadı. O, değişen zamanın içinde, kendini sürekli geliştirmeye, yeni teknolojileri öğrenmeye çalışıyor. Zamanın içinde, bir saat ustası olarak, aynı zamanda hayatın akışına uyum sağlamaya çalışıyor. Ve bu mücadele, onun hikayesini daha da anlamlı kılıyor.